Ayvayı Yemek

Peter Paul Rubens (1639) The Judgement of Paris (Paris'in Yargısı)- şuan Madridd'eki Museu dei Prado da bulunuyor

Bir hareket, durum, ya da eylem neticesinde başımıza kurtulamayacağımız bir bela geleceğini ifade etmek için kullanırız ayvayı yedik deyimini.

Bir örnekle açıklayalım. Örneğin, doğada tek başına yüzey araştırması yapan meraklı bir arkeolog adayı olarak, daracık girişi olan bir mağara fark edersiniz ve içerisine girersiniz. Biraz ilerlersiniz ama mağaranın birkaç adımdan ibaret olduğunu anlarsınız. Tam da bu sırada arkanızdan bir ayı girer.   Ayı mağaraya girmekle kalmaz sizi de bir yoklar. Siz bu arada çoktan ayvayı yemişsinizdir. Midenizde hem ayva hem de ayının malum organı vardır. (bakınız pençe)

Akontios, Keos adasında yaşayan yakışıklı bir delikanlıdır. Artemis şenliklerine katılmak için Delos’a gider. Şenlikler sırasında Atina’nın en soylu ailelerinden birinin kızı olan Kydippe’ye rastlar. Görür görmez de tutulur ona. Ama soylu olmadığı için kızı kendisine vermeyeceklerini bilir bu yüzden mitlerde sık karşılaştığımız bir duruma yani bir hileye başvurur. Bir ayva alır, üstüne şu sözleri kazır: “Artemis tapınağı üzerine ant içiyorum ki ben Akontios’a varacağım!” ve kız tam Artemis tapınağının önünden geçerken gizlendiği bir yerden ayvayı kızın önüne doğru yuvarlar. Antik çağlarda yazılar hep yüksek sesle okunduğundan önünde birdenbire bitiveren ayvayı eline alan Kydippe üstündeki yazıları yüksek sesle okur ama bir anlam veremez, sonra da ayvadan bir diş alıp yere fırlatır gider ama yemini yemin sayılmıştır bir kere. Akontinos Kydippe’yi babasından ister ama beklediği gibi olumsuz cevap alır. Atina’ya döndükten sonra babası kızını üç kez soylu kişilerle nişanlar, ama tanrıça Artemis hep bir hastalık çıkararak kızın evlenmesine engel olur. Sonunda Kydippe’yi Akontios’a vermekten başka çare kalmaz. Ayvayı yemiştir bir kere. O gün bu gündür ayva Yunan kültüründe evlilikle ve aşkla özdeşleştirilir. Bu kültür bize de geçer. Eski yaygınlığı olmasa da düğünlerde gelin ve damada, odalarına çekilmeden önce yemeleri için hoş kokulu ayva hediye etmek, hala devam eden bir gelenektir.

Yeri gelmişken unutmadan söyleyelim teologların çoğuna göre Adem ve Havva’nın cennet bahçesinde yedikleri yasak meyve elma değil, ayvadır. Bu gün artık ayva olduğu bilinen, İncil ve tevratta geçen pome kelimesini, bu olsa olsa Fransızca elma demek olan “pommes” dir diyerek yorumlayan Fransızlardan dünyaya yayılmış bir yanılsama uzun yıllar kabul görmüştür. Ve çoğu mitte altın elma diye geçen bu meyve tabiki binlerce yıl evvel her meyveye ayrı bir isim konulmamışken sarı ve parlak olmasından dolayı bu şekilde tasvir edilen ayvadır. Benzerliklerden yararlanılarak adlandırma tüm dillerde ve İngilizcede de yaygındır. Bir çırpına aklıma gelenler: Ahududu – RaspBERRY, Dut – MulBERRY, Kurt üzümü – GojiBERRY, Böğürtlen – BlackBERRY, Çilek – StrawBERRY, Altın çilek – GoldBERY.  Devam edelim….   

Olympos’taki Peleus’la Thetis’in düğünlerine fesatlık tanrıçası Eris davet edilmez. Fitne fesat tanrıça boş durur mu, davetsiz bir şekilde düğüne gelip masanın ortasına bir ayva koyuverir. Ayvanın üzerinde “en güzele” yazmaktadır. Bütün kadınlar ayva benim, bana yakışır diyerek ayvayı sahiplenmeye kalkışırlar, bunun üzerine en güzeli tanrılar tanrısı Zeus seçsin denir. Denir ama Zeus’un işi zordur. Ayvayı karısı tanrıça Hera’ya verse güzelliğiyle ünlü diğer iki tanrıça Athena ve Afrodit kıyameti koparacaklar, onlardan birine verse bu sefer de karısı ortalığı ayağa kaldıracak, Zeus bu işten sıyrılmak için düğüne çağrılan tek ölümlü olan Kaz Dağlarının yakışıklı çobanı Paris’i ayvayı en güzele vermesi için görevlendirir.

Bu karmaşadan sonra ortada en güzelim diye üç Tanrıça kalır. Zeus’un karısı gök tanrıçası Hera, zeka tanrıçası Athena, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit.

Tanrıçalar heyecandan çarpan kalpleriyle Paris’in kendilerini seçmesi için başlarlar akıllarına gelen vaatleri saymaya. Athena; ün, şan vaat eder, Hera; zenginlik ve kuvvet. Afrodit ise, dünyanın en güzel kızını ve onun aşkını vaat eder. Heyecanlı bekleyiş sürerken Paris üzerinde “en güzele” yazan ayvayı Afrodit’e verir…İki bin küsür yıl öncesinde bile erkeklerin seçim yaparken aynı kritere dikkat etmesi de bir şeylerin hep aynı kaldığının bir göstergesi olsa gerek 🙂

Sağlığa faydalarını sıralayacak olursak bundan daha uzun bir yazı oluşturacağı kesin olan ayvayı, bu soğuk kış aylarında herkesin mecazi manasıyla değil de gerçekten yemesini tavsiye ederim. Görüşmek üzere, sağlıkla kalın…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: